19 Ekim 2010 Salı

Son Buzul Erimeden - Prisoners' Dilemma, Bireysel Etik

akıl fikir - 05.10.10 salı (74. hafta)




Son Buzul Erimeden - Levent Kurnaz / Küresel iklim değişikliğinin bilimsel
gerçekleri üzerine







2 aya yakın zamandır bir internet gazetesine yazıyorum
okuyanlar da "ya yazdıklarınızı programda niye konuşmuyorsunuz" diyorlar
bu programda bu eleştiriler ışığında bir şeyler yapalım

soru şu
"iklim değişikliğine karşı niye birşey yapalım?"

bu pazar mesela eylemceye
10.10.10'a gideceğiz galatasaray lisesine
niye gidiyoruz?
ya da ben arabamla mı geleyim taksim'e
gelme diyor itiraz ediyorsunuz
da niye ben arabama kurulmak varken otobüste sıkış tıkış geleyim


Prisoner's_dilemma(wkpdia) diye bir şey var
suçluların ikilemi yani
burda 2 suçlu var bir suç nedeniyle gözaltına alınan
ama suçları kesinleşmiş değil
itiraf etmeleri gerekiyor
bunu sağlamak için 2 suçluyu da ayrı ayrı sorguluyorlar
ve diyorlar ki
"arkadaşın konuştu
herşeyi itiraf etti ya sen ne yapacaksın bu durumda?
"

mantık şu
diyelim ki suçun cezası 10 yıl
2si de konuşursa 5er sene ceza alıyorlar
1 konuşup diğeri susarsa konuşan serbest susan 10 sene ceze
ikisi de göazaltı süresi bitene kadar konuşmazlar ise
bir delil de bulunmadığı için 2si de serbest


bu durumda siz ne yaparsınız peki?

ben susarım yaa, pelin

biliyorum senin susacağını zaten, levent hoca

ama ben konuşurum, seda
evet, o konuşur, pelin
(gülüşmeler)

bu duruma verilen isim tutukluların problemi (prisoners' dilemma) deniyor


bu matematikte de incelenen bir problem aslında
çeşitli parametreleri var
3 sene olsa ceza dilemma sonucu ne olur
ya da
20 yıl olsa ne olur gibi


gelelim iklim değişikliğine
bir şey yapmaz isek dünyanın karşılacağı durum ortada
insanlar toplamda hareket edip dünyayı kurtarmayı değil de
şahıs olarak "ben mücedele edeceğim ama benim kazancım ne olacak diye" düşünüyor

yani eğer sadece ben otobüse atlar ve kavacık'tan taksime gidersem bir getirisi varsa bile kısıtlı
ama herkes aynı anda tavır alırsa o zaman herkes kazanacak

burda istda biz bu sorunla bire bir muhatap değil gibi görünüyoruz
yani durumumuz bir tuvalu ya da bangladeş'in karşı karşıya olduğu durumla aynı değil



başka bir örnek vermek gerekirse
yoldan geçiyoruz ve bir çocuk o anda yola atlıyor
biz çocuğu kurtarmak için ani bir refleks olarak hareket ederiz
çünkü yanıbaşımızda ve biz de bunu engelleyebilecek iken çocuğun ölümüne seyirci kalmak kötü birşey


aynı örneğin çinde yaşandığını varsayalım
biz de televizyondan izliyoruz bu durumu
çocuk bu sefer çin'de yola atlıyor
çocuk ölüyor
ve bu hala kötü birşey
ama "ben ne yapabilirim ki.." diyoruz içten içe


bu örneği şimdi iklim değişikliğine uygulayalım
tuvaluda deniz seviyesinin yükselmesi
ile çinde yola atlayan çocuğa arabanın çarpması temelde aynı şey


ama ilk durumda tuvaluda su yükselecek ve ordaki insanlar da ölecek
bu çok kötü ama ben ne yapabilirim ki diyemeyiz artık
çünkü yapabileceklerimiz ve yapmamız gerekenler var


konu özetle bu
ama bir adım daha var bu problemi bir ileri aşamaya götürmemiz için gereken

şunu demeliyiz kendimize
biz önlem almadık
gerekenleri yapmadık
ve tuvaluda o insanlar öldü
ve bunun tek nedeni de biziz

insanların bunu idrak etmesi gerekiyor aslında
bunu sağlamak için de bu pazar taksimde eylemce'de olacağız


iklim nedeniyle şu ana kadar yüzbinlerce insan zaten öldü
ama gerekenler yapılmazsa bununla da kalmayacak
yüzmilyonlarca insan ölecek

konunun bir noktası daha var
tuvaludaki o çocuk
o insanlar bizim bugün yapmadığımız şey için bugün değil 50 sene sonra ölecek

onlar 50 sene sonra ölmesinler diye bizim şimdi birşeyler yapmamız gerekiyor

ama şu anki ahlak anlayışımızda böyle bir algı yok

şu anki ahlak
ben bunu yaptım tam o anda da şu kötü şey oldu bu da ahlaksızlık algısı var
ama iklim değişikliği konusunda bugün yapmadıklarımızın ceremesi 50 sene sonra çekilecek

bir şeyleri düzeltmek için herkesin aynı anda tavır alması gerekiyor
insanların yaşam şekillerini mutlaka değiştirmeleri gerekiyor

bee gees'den bir parça (hangisi olduğunu anlayamadım)
1981'den bir parça
bee gees
siz doğmadan 6 ve 7 sene önceden bir parça


(4shared)





what kind of fool - bee gees and barbara streisand
(grooveshark)








şahıs olarak yapılması gereken ilk şey şu
kendimize şu soruyu soralım
"bu iklim değişikliği denen şey var mı?"
bunun cevabı da çok kesin ve net "evet var"

arrhenius'un deneyi (wkpdia)
1896'da ilk defa bir tüpün içine bir miktar co2 gazı koymuş
bir tarafından kızılötesi ışıma vermiş
tüpün diğer tarafından bunun çıkmadığını görmüş



114 sene önce yapılan bir deneyle ispatlanıyor bu
kızılötesi ışıma co2'den geçemiyor
co2 arttıkça geçemeyen kızılötesi ışıma miktarı da artıyor
ve buna bağlı olarak da dünya ısınıyor

ve bu 1896dan beri hepimizin bildiği bir şey



1958'de de hawai'de charles keeling (wkpdia)
co2 miktarını ölçmek için bir istasyon kuruyor
ve o günden beri her gün hawaideki bu istasyonda atmosferdeki co2 miktarı ölçülüyor
ilk ölçüldüğünde 315 ppm (milyonda parçacık) iken günümüzde ise 393 ppm



315 - 395 olsa desek
80 ppm artmış 50 yılda
ki bu çok ciddi bir değişiklik


ortaya çıkan durum şu
co2 miktarını azaltmadığımız sürece
dünyanın ısınmasını de engelleyemeyiz


merve de geldi ama
son 4 dk'ya girdik artık, levent hoca

bu arada şunu da belirtelim
ozon tabakası ile atmosferdeki co2 oranının arasında bir alaka yok
1987 tarihli montreal protokolü ile oızon tabasını delen kloroflorokarbon kullanımı yasaklandı
hatta 2009 ocak ayında bu yasağın kapsamı iyice genişletildi ve
astım hastalarının nefes açıcı ilaçlarının içinde bile kullanılması yasaklandı

bu yasaklar üzerine üreticiler de bunu çaresiz uyum gösterdiler
bm kararı aldı ve bu nesneleri yasakladı
ve sonuç olarak ozon deliğinin açılması durdu

hatta 2020 sonrasında delik küçülmeyede başlayacak

ama co2 için buna benzer bir karar almak o denli kolay değil
çünkü co2 salan materyaller sadece deodarantlarda kullanılmıyor
hemen hemen kullandığımız herşeyin yapımında ve kullanımında atmosfere co2 salınıyor



bm'nin 2 alt kuruluşu
** dünya meteoroloji örgütü
ve** bm çevre programı ortaklaşa olarak
1988 yılında "iklim değişikliği hükümetlerarası paneli"ni kuruyorlar
bu panelin de amacıda her sene gelinen durum hakkında bir rapor sunmak

2007 raporunda da bir cümle var
"küresel iklim değişikliğinin %90 ihtimalle sebebi
insanların çeşitli işler için çevreye yaydıkları sera gazlarıdır
"

burda dikkat etmemiz gereken
"%90" ibaresidir"
bu kararlar oybirliği ile alınıyor
ve en menfi görüşler de hesaba katıldığı halde
gene de rapor "%90 ihtimal" ile diye çıkıyor

yani bizim
50 sene sonra tuvaluda, bangladeş'te ve tüm dünyada yaşanacaklara engel olmak için
yapacağımız yegane şey
iklim değişikliğine çare bulmaya çalışmaktır

ve bunu da hemen
vakit kaybetmeden yapmamız gerekiyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder