3 Ekim 2010 Pazar

10/10/10 EYLEMCESİ! - EYLÜL 2010 BÜLTENİ

AÇIK RADYO'NUN EYLÜL 2010 BÜLTENİ

10/10/10 EYLEMCESİ!

Sevgili Dostlar,

Çok ağır bir yıl geçirmekteyiz. Dünya fırın gibi oldu. Gezegenin tarihindeki en sıcak 10 yılı, en sıcak 12 ayı ve en sıcak 7 ayı geride bıraktık. Yıl sonu geldiğinde, muhtemelen gelmiş geçmiş en sıcak yılı geride bırakmış olacağız. Dört bir yanda tüm sıcaklık rekorları kırıldı: Mesela Pakistan'da gölgede 53 derecenin üstünü gördük. Eh, evdeki fırının düğmesini de 53 dereceye getirebiliriz pekâlâ, yemekleri ısıtmak için. Rusya bin yılın en yüksek hararetiyle kavruldu, 15 bin insan sıcaktan öldü, yangınlar çevrede nükleer tehdit yarattı, Sibirya tundralarında 1 milyon kilometrekare (Türkiye'nin birbuçuk katına yakın) donmuş toprağın çözülmesi rekor hıza ulaştı, ülkede tahıl hasatının üçte biri yandı gitti. Rusyadaki sıcak hava dalgası, insan kaynaklı iklim değişikliğine bağlı olduğu bilim dünyasında tartışmasız kabul edilen ilk felaket oldu

Pakistan'da meydana gelenler ise Kitab-ı Mukaddes'ten alınmış sayfalar gibiydi: Ülkede bir Nuh Tufanı oluştuğunu söylesek abartmış olmayız: Yer-gök suya kesti, gökyüzünün tüm suları Muson olup bu yoksul insanların başına yağdı; ülkede devasa içdenizler peyda oldu, İndus nehri normal hacminin 40 katına çıkarak taştı, bentlerini çiğneyip aştı. Ülkenin beşte biri sulara gömüldü, 20 milyon insan evsiz barksız kaldı, tufandan etkilenenlerin sayısı 40 milyona (Türkiye nüfusunun yarısından fazlasına) ulaştı! İşin fenası, bu çağrının sizlere ulaştığı sırada felaketin ucu bucağı görünmüyordu. Görünmediği gibi, belki daha da kötüsü yoldaydı: 72 bin çocuğun açlıktan ölmesi an meselesiydi!

Öte yandan, Kuzey Kutup bölgesinde deniz buzları görülmemiş bir hızla eriyor, devasa buzdağları kopuyor, okyanusların ısınmasıyla, mikroskobik canlı nüfusun çökmesiyle, denizlerde beslenme zinciri hızla kopuşa doğru gidiyor, Latin Amerika'da, Rize'de rekor yağışlar dağ yamaçlarını yerle bir etti, aşağıdaki evler ve insanları çamur deryasında silip süpürdü. Afrika'nın yoksul ülkesi Nijer'de ise hem sel, hem kuraklık vardı: Katmerli felaket, nüfusun yüzde 80'ini ve 400 bin çocuğu açlık ve kıtlığa mahkûm etti! Gerisi de öyle gitti zaten: Doğu Avrupa'da, Keşmir'de, Hindistan'da, Çin'de, Kuzey Kore'de, Vietnam'da taşkınlar, heyelanlar, seller sular ve yangınlarla hayatları cehenneme dönen milyonlar vardı.

Kısacası, herşey eski bir bilim kurgu filminden çıkmış gibiydi: 7 milyar insan, haşin ve tekinsiz, bilinmedik bir gezegenin üstünde kala kalmıştık ansızın. Küresel ısınma tehdidi yoktu artık. Küresel ısınmanın kendisi gelmişti! Bütün bunlar "olabilir" değildi, olmuştu! Gezegen, devrilme noktalarına çok yakındı. İklimin kontroldan tamamen çıkması birkaç yılın meselesiydi artık.

Ve biz, hararetin tam ortasındaydık. Sıcak başımıza vurmuştu. Önce dehşetli öfkelenmenin ve hemen ardından da sakince harekete geçmenin tam zamanıydı. Temiz havaya ve içecek suya yeniden bizi kavuşturacak, canlılar âlemini koruyarak nesiller arası eşitlik ve hakkaniyeti sağlayacak bir hareketi yaratmanın tam zamanı! Günümüzde liderlerin, siyasetçilerin ve hükümetlerin uyguladığı enerji politikaları hem yoksul ve güçsüz kitleler, hem de gelecek kuşaklar açısından korkunç adaletsizliklere yol açıyor. Politikacıları harekete geçirmek için yıllardır dünyanın dört bir yanında çağrılarda bulunduk, yüzbinlerce dilekçe yolladık, milyonlarca e-mail attık, protesto ve gösterilerde bulunduk. Ama onlar yeterince hızlı bir biçimde harekete geçemediler. Hatta, esas yaptıkları "yeşil badana"dan ibaret kaldı. Yani, en yeşilcinin kendileri olduğunu söylediler, ama fosil yakıt şirketlerinin özel çıkarlarına hizmet eden politikalardan başkasını görmedik onlardan...

Ama artık Yeter! Basta! Tamam!

Bu riyakârlıklara yeter deyip Küresel Isınma ve İklim Krizi konusunda ciddi olduğumuzu göstermek için elimizde her türlü yeterli aracın bulunduğunu göstermenin zamanı geldi.

Gezegenin iklimini istikrara kavuşturmak, küresel adalete ilişkin, ahlâki bir mesele. Bir mânevi sorumluluk. Kendimizi hangi siyasî, ideolojik, dinî, etnik, kültürel gruba, partiye, topluluğa ait hissediyor olursak olalım, farketmez zerrece farketmez. Gençler, gençleri ve dünyadaki diğer canlı türlerini destekleyen yaşlılar, bu harika gezegeni koruyacak etkili bir politika belirlenmesi için önce birleşmek, sonra da vargücümüzle bastırmak zorundayız. Artık şurası açıkça görülüyor ki, dönüşüm ve hareket, ancak kamuoyunu oluşturan bizlerin birleşmesi ve bastırması ile mümkün. Yani iklim krizine "zorunlu müdahil" olmamızla.

10/10/10 tarihini takvimlerimize kaydediyoruz. 10 Ekim 2010 Pazar günü yaşadığımız her yerde EYLEMCE var! Yani, www.350.org öncülüğünde hem dünya çapında bir sürü eylem yapıyoruz o gün, hem de alabildiğine eğlenmeyi planlıyoruz aynı zamanda. Bando mızıkasıyla filan! Ayrıca, bu küresel partide kendimizi hiç de yalnız hissetmeyeceğimiz kesin! Şu çağrı mesajının yazıldığı sırada dünyanın 176 ülkesinden yani neredeyse tüm dünya ülkelerinde aynı anda 5500'e yakın "eylemce" yapılacağı kayıtlara geçmiş durumda. Bu bir dünya rekoru!

Yaratıcı çözümler peşindeyiz: Yerel, yavaş, yatay. Yerel: yani küçük, ama evrensel ve dayanıklı direniş odakları; Yavaş, yani usulca ama hemen ve hızla yürütülen eylemler; Yatay, yani asla bir merkezden değil, web'i de kullanarak fotoğraflarla, fıkra ve hikâyelerle, videolarla, müziklerle, kol kola, omuz omuza, diz dize bir örgütlenme biçimi...

10 Ekim Pazar günü bizler de saat 15.00'de Galatasaray'dan başlayıp Taksim'e kadar müzikli, eğlenceli bir yürüyüş yapacağız. Ardından Taksim Gezi parkında şenliğimiz, sergilerimiz, konuşmalarımız var. Ayrıca, Noam Chomsky ve Richard Falk gibi önde gelen düşünür ve aktivistler de aramızda olacak.

Evet, çok ağır bir yıl geçiriyoruz; burası doğru. Ama 10 Ekim Pazar günü birlikte çalışırsak, birlikte eylem yapar, birlikte eğlenirsek, o günü yılın en iyi günü haline getireceğimiz kesin. Hele, bir de bütün bunları doğru dürüst yapabilirsek, o zaman deli gibi ihtiyaç duyduğumuz siyasi çözümlere doğru da dev bir adım atmış olacağımızın garantisi var. Daha iyi, daha zengin, daha demokratik bir sivil topluma ve daha iyi bir yaşama doğru atılmış büyük bir adım!

Öyleyse, 10/10/10'da Galatasaray ve Taksim'de buluşmak üzere!

Sevgiler, saygılar, selamlar,

Ömer Madra

***

Eylül'de Açık Radyo'da Bazı Konu ve Konuklar

Açık Gazete'de:
Aktivist ve müzisyen Şanar Yurdatapan Düşünce Özgürlüğü İçin İstanbul Buluşmaları'nın 7.sine katılacak konukları ve bu seneki buluşmada nelerin tartışılacağını anlattı; ayrıca, Türkiye küçük Millet Meclisi çalışmalarını sürdürmek için bulduğu orijinal fon bulma yöntemini dile getirdi.
Green Think Tank of Turunch Foundation kurucularından Profesör Dr. Hayrettin Kılıç ve Çevre Hukuku Derneğinden Mukadder Usanmaz ile Türkiye ile Rusya arasında imzalanan ve TBMM'den geçen yeni ikili antlaşma sonucunda Türkiye'nin nükleer reaktör inşa etme macerasındaki son gelişmeleri, bunun maliyet ve bedelini, antlaşmanın Anayasa ve hukuka uygunluğu konusunu konuştuk.
Avukat Mücteba Kılıç, yakında gerçekleşecek İstanbul Barosu seçimleri için yapılan ön seçimde yönetim kurulu aday adaylığını neden koyduğunu anlattı ve kendisiyle "Demokrat Baro Neden Olmasın?" sorusunu tartıştık.

Açık Dergi'de:
Enis Batur'la Kırmızı Yayınları'dan çıkan son defteri "Noksan"ı konuştuk. Açık Dergi gönüllülerinden yazar Aslı Tohumcu, yazar Şebnem İşigüzel'le, İşigüzel'in "Kirpiklerimin Gölgesinde" isimli son romanı hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi. Depo'da 1 Eylül'de Halil Altındere küratörlüğünde açılan "Fikirler Suça Dönüşünce" sergisini Altındere ile birlikte çalışan İz Öztat, Kumbaracı50'nin yeni sezonunu ve "Yokuşüstü Müzik" destek konserlerini genel koordinatör Nilgün Kurt anlattı. dört günlük Anapop festivalini Minas Balcıoğlu, Barış K, Taner Öngür ve Özge Somersan, Alan İstanbul'da açılan mimarlık sergisini Efe Korkut Kurt, Nesli Kayalı ve Çağdaş Özcan, "Çoğunluk fillmini, oyuncular Esme Madra ve Bartu Küçükçağlayan ile filmin yönetmeni Seren Yüce, Salon İKSVnin yeni sezonunu direktör Bengi Ünsal, "Mahpus Resim Sergisi: Ömrümüzün Taş Çiçekleri"ni Dışarıda Deli Dalgalar Vatandaş İnisiyatifinden Hüseyin Genç, "Al Gözüm Seyreyle / Güneş Karabuda'nın Yaşar Kemal Fotoğrafları: 1956 2010"u Güneş Karabuda, Hulda Festival'i kapsamında açılan sergileri Ahmet Koman, Mine Şengel ve Yıldırım Arıcı anlattı. 25 - 26 Eylül'de, Salon İKSV'de gerçekleşen Medeski, Martin& Wood konseri öncesi, John Medeski'yle bir söyleşi yaptık.

Açık Şehir İstanbul 2010
"Canlandıranlar Yetenek Kampı"nı Berat İlk, "Gençtopia" sergisini Gül Çağın ve Arzu Arda Koşar, "1. Uluslarası İstabul Trienali"ni küratör Hülya Yazıcı Aktaş, "Dans Platform İstanbul"u Arkın Zirek, "İstanbul 1910-2010 Kent, Yapılı Çevre ve Mimarlık Kültürü Sergisi'ni İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Kültürel Miras ve Müzeler direktörlüğü'nden Yeşim Kartaler ve sergi küratörlerinden Tansel Korkmaz, "Yunanistan'da Mimari Paralellikler: 19.Yüzyıl Geleneğinden 21.Yüzyıl Değişikliğine sergisini Saliha Kasap, İstanbulda Tarih ve Yıkım /Hayal-et Yapılar projesini Mimar Cem Kozar, "Sahne Kadınların projesini "Filmmor Kadın Kooperatif""nden Yasemin Temizarabacı, "Rumelihisarı Mahalle Şenliği"ni İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı gönüllü programı yönetmeni Murat Alemdar, Sarıyer belediye meclisi başkan vekili ve yürütme kurulu başkanı Adnan Ayber ve Rumelikavağı mahalle muhtarı Cevdet Bayraktar, "Cihangir Insomnia" projesini yapımcı ve oyuncu Birsen Karacan, Stomp ekibinden Johannes Bohun ve Stephan Bohun anlattı. Adalar Müzesi etkinliklerinden Adalar Revüsü, Büyükada'da gerçekleşti. Tuba Zehra Sağlam'ın kaydettiği revü kaydını dinlettik

Ölümünün 15. Yılında Bilge Karasu
Zeynep Altıok Akatlı, Tansu Açık ve Oruç Aruoba konuklarımız oldu.

Açık Radyo'nun bazı programlarında konu ve konuklar:

Dünya Dönüyorda:
Müzisyen Nilüfer Akbal ile yeni albümü Herire'yi konuştuk.

Koku'da: Prof. Dr. Zeki Tez ile "İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası" isimli kitabı üzerine konuştuk.

Dünyanın Cazı'nda:
Senem Diyici'yi ağırladık.

Toplumsal Dönüşüm için Sosyal Girişimcilik'de:
Nilüfer Kadınlar Kooperatifinin kurucusu ve Genel Müdürü Selma Demirelli'yi ağırladık.

Ama'da:
Fotoğrafçı Arif Aşçı konuğumuz oldu.

Hikâyenin Kadın Hali'nde:
Uluslararası Hrant Dink Ödülleri bu yıl Türkiye Vicdani Ret Hareketi'ne
ve İspanyol yargıç Baltasar Garzon'a verildi. Programda Mehmet Tarhan, annesi Hatice ve kardeşi Emine Tarhan'ı konuk ettik.

Sosyal Hareketler Gündemi'nde:
Victor Ananias konuğumuz oldu. Buğday Derneği'nin yanısıra, yeni döndüğü Kazakistan ve son çalışmalarını konuştuk.

Twitter'da:
'Twittercımız' Ozan Sakinin takip ve gayretleriyle Açık Radyo Türkiye'nin en yuksek 2. Twitter takipçi sayısına sahip radyosu oldu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder