2 Eylül 2010 Perşembe

ÖRDEK FIRINDA

Ömer Madra

Sevgili Dostlar,
Ağustos ayında dünyanın dört bir yanında tüm sıcaklık rekorları kırıldı: Mesela Pakistan'da gölgede 53 derecenin üstünü gördük. Eh, evdeki fırının düğmesini de 53 dereceye getirebilirdik pekâlâ, yemekleri ısıtmak için. Rusya bin yılın en yüksek hararetiyle kavruldu, 15 bin insan sıcaktan öldü, yangınlar çevrede nükleer tehdit yarattı, Sibirya tundralarında 1 milyon kilometrekare (Türkiye'nin birbuçuk katına yakın) donmuş toprağın çözülmesi rekor hıza ulaştı, ülkede tahıl hasatının üçte biri yandı gitti. Rusya'daki sıcak hava dalgası, insan kaynaklı iklim değişikliğine bağlı olduğu bilim dünyasında tartışmasız kabul edilen ilk felaket oldu

Pakistan'da meydana gelenler ise Kitab-ı Mukaddes'ten alınmış sayfalar gibiydi: Ülkede bir Nuh Tufanı oluştuğunu söylesek abartmış olmayız: Yer-gök suya kesti, gökyüzünün tüm suları Muson olup bu yoksul insanların başına yağdı; ülkede devasa içdenizler peyda oldu, İndus nehri normal hacminin 40 katına çıkarak taştı, bentlerini çiğneyip aştı. Ülkenin beşte biri sulara gömüldü, 20 milyon insan evsiz barksız kaldı, tufandan etkilenenlerin sayısı 40 milyona (Türkiye nüfusunun yarısından fazlasına) ulaştı! İşin fenası, bu çağrının sizlere ulaştığı sırada felaketin ucu bucağı görünmüyordu. Görünmediği gibi, belki daha da kötüsü yoldaydı: 72 bin çocuğun açlıktan ölmesi an meselesiydi!
Öte yandan, Kuzey Kutup bölgesinde deniz buzları görülmemiş bir hızla eriyor, devasa buzdağları kopuyor, okyanusların ısınması dolayısıyla mikroskopik canlı nüfusun çökmesiyle, denizlerde beslenme zinciri hızla kopuşa doğru giderken, Latin Amerika'da, Rize'de rekor yağışlar dağ yamaçlarını yerle bir etti, aşağıdaki evler ve insanları çamur deryasında silip süpürdü. Afrika'nın yoksul ülkesi Nijer'de ise hem sel, hem kuraklık vardı: Katmerli felaket, nüfusun yüzde 80'ini ve 400 bin çocuğu açlık ve kıtlığa mahkûm etti! Gerisi de öyle gitti zaten: Doğu Avrupa'da, Keşmir'de, Hindistan'da, Çin'de, Kuzey Kore'de, Vietnam'da taşkınlar, heyelanlar, seller sular, yangınlar ve hayatları cehenneme dönen milyonlar vardı.

Kısacası, herşey eski bir bilim kurgu filminden çıkmış gibiydi: 7 milyar insan, haşin ve tekinsiz, bilinmedik bir gezegenin üstünde kala kalmıştık ansızın. Küresel ısınma tehdidi yoktu artık. Küresel ısınmanın kendisi gelmişti! Bütün bunlar "olabilir" değildi, olmuştu. Gezegen, devrilme noktalarına çok yakındı. İklimin kontroldan tamamen çıkması birkaç yılın meselesiydi artık.

Ve biz, hararetin tam ortasındaydık. Sıcak başımıza vurmuştu. Önce dehşetli öfkelenmenin ve hemen ardından da sakince harekete geçmenin tam zamanıydı.

* * *
Ağustos Türkiye'yi de çok sıcak ve gerçekten gerçeküstü bir havada yakaladı. 12 Eylül tarihinde yapılacak Anayasa referandumu tartışmaları bu ay hızla çığrından çıktı; şirazesiz, endazesiz, kontrolsüz ve kıran kırana bir kampanyaya dönüştü. Evetçiler vardı tabii, hayırcılar vardı elbette, yetmez ama evetçiler, vardı, ve dördüncü olarak boykotçular, yani yazar Oğuz Atay'dan ödünç alıp söylersek "ne evet, ne hayır"cılar vardı, bir de, hepsinin dışında, beşinci bir şıkkı seçenler belirdi sonunda: yani ne evet, ne hayır, ne boykot diyenler, yeni bir yol isteyenler...
Referanduma ilişkin kampanya bu kaotik sürecin sonunda artık kampanyalıktan da çıktı ve bir tür maça dönüştü. Aslına bakılırsa, maç metaforu hiç de uygunsuz sayılmazdı: Medyada yalnız kendi "renklerini" gören, "rakip" tarafın renklerine ise tamamen renk körü olan basın organları ezici çoğunluktaydı: Öyle ki, örneğin evetçiler hayırcıların; hayırcılarsa evetçilerin ya da yetmez ama evetçilerin eylemlerini tamamen görmezden gelip, kendi istediklerine uygun gösterilerin katılımcı sayısını ve ruh halini insafsızca abartabiliyordu. Sadece "kendilerine müslüman" olanların bu "maç"ları yeterince düşük seviyede seyrederken, sanal karşılaşmaların (internet grupları, okur mektupları, tweetler, vb) seviyesi beşinci lig, hatta belki de halı saha maçları kalitesizliğindeydi denebilir.

Bu maçlara, siyasilerin belden aşağı da inmekten çekinmeyen meydan-salon-ekran nutuk maçlarını, ayrıca yalnız referandum maçlarını değil, adları bir sürü harfle anılan başka çalkantıları, mesela YAŞ krizlerini, HSYK krizlerini, AİHM'de Hrant Dink davasında Dışişleri'nin -ve aslında tüm ülkenin- Türkiye'yi "savunma" krizini, PKK'nın karakol baskınlarına ilişkin İHA (insansız hava aracı/Heron) görüntü skandallerini, Simon kodlu kitapları, beklenmedik itirafları, internete düşen ve yüksek yargıçlara ait olduğu iddia edilen seslerden referandum komplolarını ve işte bunlara benzer-benzemez irili ufaklı sayısız diğer olayı eklersek, ortaya gayet ilginç bir tablo çıkıyordu. Günün trendine uyar, kodlama yapıp kısaltırsak, SKET diyebilirdik belki de buna: Sinir Krizinin Eşiğindeki ülkemiz yani, Türkiye...

İnsan düşünmeden edemiyor: Acaba bu kadar sıcaklardan mı oluyor bu? Peki, bir de ikinci soru: Küresel ısınma meselesini de referanduma sokup oylasak mı acaba?

Ömer Madra

***

Ağustos Ayında Açık Radyo Konu ve Konuklarından Bazıları:

Açık Gazete: Pakistan'daki büyük sel felaketini ve Pakistanlılara yardım kampanyasını anlatmak üzere, Hayata Destek Derneği program sorumlusu Serap Öztürk konuğumuz oldu; Referandum konusunda: DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün Anayasa referandumunda "Hayır" kampanyasını; Günlük Gazetesi yayın yönetmeni ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) MYK üyesi Filiz Koçali Anayasa Referandumunu "Boykot" kampanyasını; Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) üyesi ve aktivist Şenol Karakaş, sözcüsü olduğu "Yetmez ama Evet" kampanyasını anlattılar; 350.org'un İstanbul'daki uluslararası atölye çalışmasını anlatmak üzere Gökşen Şahin; Lindau'daki uluslararası Nobel bilim toplantıları ve yenilenebilir enerji konusunda gazeteci ve yazar Metin Münir; 10 Ekim 2010 Pazar günü yapılacak küresel 10.10.10 kampanyasını anlatmak üzere 350.org'dan aktivist Will Bates konuklarımız arasında yer alan isimlerdi.

Açık Dergi'de: "Kaş Caz Festivali"ni konuşmak üzere Mesut Murat Yücel, "Ustalara Saygı" buluşmasının nasıl geçtiğini anlatmak üzere etkinliği organize eden Faruk Şüyun, "17. Visible Evidence Uluslararası Belgesel Çalışmaları Kongresi"ni anlatmak üzere Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Can Candan, "Bilgi Üniversitesi Yayınları"nı anlatmak üzere genel yayın yönetmeni Fahri Aral, "Anti-Promethiade"yi tanıtmak için aktör Yetkin Dikinciler, Mucizevi Mandarin'in kuzey ülkelerindeki yolculuğuyla ilgili Aslı Erdoğan, ölümünün 1. yıldönümünde Nezihe Meriç'i anlatmak için şair ve yazar Sennur Sezer, 17 Ağustos depreminin 11. yıl değerlendirmesini yapmak üzere Altın Saatler programının yapımcısı Gürhan Ertür, "Galataperform Görünürlük Projesi 6"yı anlatmak üzere proje koordinatörü Deniz Aygün, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nin düzenlediği, geçen yıl Ekim ayında yaşamını yitiren akademisyen ve aktivist Dicle Koğacıoğlu anısına her yıl tekrarlanacak makale ödülü yarışması ile ilgili Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırmaları Forumu'ndan Ayşe Yüksel ve Olcay Özer konuklarımız oldu. Ayrıca İstanbul Hatırası kitabının ardından Ahmet Ümit Açık Dergi'deydi. Açık Dergi içerisindeki "Bu Köşe Kitap Köşesi"nin yapımcısı Ceyhan Usanmaz ve polisiye romanın kıdemli isimlerinden Ahmet Ümit, Türkiye'de ve dünyada polisiye romanın konumu ve itibarı, mistifikasyon ve resmi tarih ilişkisi, İstanbul'a karşı bir sorumluluk olarak roman yazmak gibi konularda bir söyleşi gerçekleştirdiler

Açık Şehir İstanbul 2010: "Sivil Toplum Diyaloğu-İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hibe Programı"nı anlatmak üzere program sorumlusu Sare Aydın, "İstanbulun Avrupalı Kardeşleri" projesini konuşmak üzere İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Kent Kültürü Departmanından Latife Uluçınar, "Tiyatro Okullarda Oyun Yazma Yarışması"nı konuşmak üzere Fatma Yalçın, "Padişah Eğlencesi Sultan-i seyirlik" etkinliğini konuşmak üzere Selen Korat Birkiye ve Alparslan Karaduman, "amberFestival"i ve festivale katılım koşulları ile birlikte "Verikent"i anlatmak üzere festivalin organizasyon komitesinden Nafiz Akşehirlioğlu, "Küçükyalı Arkeopark" projesini konuşmak üzere arkeolog Alessandra Ricci, "İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Turizm Danışma Ofisleri Renovasyon Projesi"ni anlatmak üzere, ajansın Turizm ve Tanıtma Direktörü Özgül Özkan Yavuz, Türkiye'nin ilk göç temalı müzesini anlatmak üzere Lozan Mübadilleri Vakfı'nın başkanı Atilla Karaelmas konuğumuz oldu. Yenikapı Mevlevihanesi'nde gerçekleştirilen sema törenleri ve Mevlevi kültürünü anlatmak üzere Uluslararası Mevlâna Vakfı başkan vekili Esin Çelebi Bayru, "Çocuk ve Gençlik Bienali" projesini konuşmak üzere Gazi Selçuk, "İstanbul ve Orgları" projesini anlatmak üzere proje sorumlusu Leyla Pınar, 25-29 Ağustos tarihleri arasında düzenlenen "Exlibris Kongresi"ni anlatmak üzere konferansı düzenleyenlerden Hasip Pektaş, "Ramazanda Caz"ı organize eden Hakan Erdoğan bu ayın Açık Şehir İstanbul 2010 köşesinin konuklarıydı.

Ölümünün 15. Yılında Bilge Karasu: Öğrencisi ve yakını Mustafa Arslantunalı, yakın arkadaşlarından çevirmen Fred Stark, asistanı Berna Yıldırım, müzikle ilişkisini anlatmak üzere İskender Savaşır konuklarımızdı.

Cuma Adlı Adamlar'da: Galatasaray Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof Zeynep Direk ve Araştırma Görevlisi Gaye Çankaya ile Fransız düşünür ve aksiyon adamı Jean-Paul Sartre'ın düşüncesi, eylemi, özgürlük anlayışı ve daha birçok yönü üzerine konuştuk.

Hayal Tacirleri'nde:
Tarım ve Gıda Güvenliği uzmanı Özgür Bozçağa ile GDO'lu gıda izinlerini konuştuk.

Evrenin Suyuna Giden Tasarım'da:
Pınar Öncel ve Tuna Özçuhadar konuğumuz oldu. Boğaziçi Üniversitesi'nden Begüm Özkaynak ile Hanehalkı Karbondioksit Bütçesi'nden (belirleyicilerinden) konuştuk.

Toplumsal Dönüşümde Sosyal Girişimcilik'de:
Ayşe Pamucak ile ABD'de sosyal girişimcilik üzerine konuştuk; Friendship isimli kuruluşun kurucusu ve Genel Müdürü Runa Khan konuğumuz oldu.

Hikâyenin Kadın Hali'nde:
Yoga hocası Banu Çadırcı ile yoga, hayat, menopoz üzerine konuştuk.

Orman ve Civarındaki Faydalı İşler'de:
Ayşen Eren ile Ilgaz Dağları ve Küre Dağları Milli Parkı'nda gerçeklestirilen 'Ekoloji temelli doğa eğitimi'ni konuştuk.

Ama'da:
Yazar ve Muhabir Ahmet Şık ile 'Başkasının Acısına Bakmak 2' ve 'MAYIN' projelerini konuştuk.

Terra Incognita'da:
Usta gitarist, müzisyen Akın Eldes ile 2 ay önce yayınladığı son albümü Başka Türlü üzerine konuştuk.

Koku'da:
Prof. Dr. Zeki Tez ile "İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyasi" isimli kitabı üzerine bir söyleşi yaptık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder